2 Şubat 2017 Perşembe

Özlemek #5




26 Ocak, babamın doğum günüydü. Dolabımda sakladığım eski fotoğraf kutusunu çıkardım ortalığa. Günlerdir içine dalıp dalıp gidiyorum. O günlerden aklımda neler kaldı diye zihnimin köşelerinde dolanıyorum.

Bizim çocukluk, annemle babamın ise gençlik halleri... Ne kadar tanıdık ama bir yandan da -artık- ne kadar uzak. O günlerin geri gelmeyeceğini bilmek, insanın içinde bir yerleri sızlatıyor. Ama o günleri yaşamış olmak da güzeldi. Babamın fotoğraf merakı sayesinde çocukluğumuza dair bir sürü fotoğrafımızın olmasını seviyorum. Çünkü unuttuğum bir sürü şeyi onlar hatırlatıyor. 
Fethiye
Aile ve arkadaşlarla gidilen o kalabalık piknikler, bahçede çamurdan yaptığımız heykellerle açtığımız sergiler, kahverengi şişedeki meyve suları ve pasta börekle kutladığımız doğum günleri, evde beslediğim ve içlerinden geriye Neriman ve Nurettin'in kaldığı civcivler, abimle zeytinyağına bulanıp yaptığımız yağlı güreşler, Büyükada'da geçirdiğimiz ve çok üşüdüğümüz yaz tatili, kaplumbağa yakalamak için evin önündeki bataklığa düşüşümüz ve annemin bizi söylenerek banyoya sokması, Uludağ'da kayaktan yorulunca ödül olarak yediğimiz içi Sarelle'li şahane krepler -kokusu bile burnumda- ve bir sürü fotoğrafta gözüne güneş geldiği için suratını ekşitmiş ben... İnsan yaşarken, bunların anıya dönüşeceğini ve bir gün burnunun direğini sızlatacağını düşünemiyor.
Büyükada
Çelınca dönersem... Her zaman özlediğim şey, artık hayatta olmayan babam. Onunla daha çok vakit geçiremediğim, ona bazı şeyleri söyle(ye)mediğim, tam tersine bazı şeyleri de söylediğim için pişman oluyorum bazen. Ama bunu geri döndürmenin bir yolu yok. Güzel anları anımsamak iyi hissettiriyor. Yazmayı, okumayı, hayvanları bana sevdiren babamla ilgili bir sürü şey aklımdan silinmesin istiyorum. 

Bazen özlediğim şey ise Fethiye ve Bursa'da geçen çocukluk günleri... Güzeldi, eğlenceliydi, apartmandaki ve okuldaki arkadaşlarımla akşamın geç saatlerine kadar sokakta oynayabiliyorduk. Korkmadan, herhangi bir şeyin tedirginliğini duymadan, telaşsız... İnsanlar birbirine daha çok güveniyormuş o zamanlar, sevgi dolu ortamlarda büyümüşüz biz. Ülke o zaman da şahane durumda mıydı, hayır ama biz farkında değildik. Babamın kütüphanesini karıştırıyordum, Gırgır dergisini okumaya çalışmayı seviyordum. 

Hala gözümü kapatınca zihnimde o anları görmek, hoşuma gidiyor. Bursa'daki evimizi, evimizin hemen karşısındaki ilkokulumu düşünüyorum. Güzel günlermiş.

4 yorum:

  1. Ah ah özlemler ne kadar benzer :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her kaybın acısı, yarası ve özlemi ne çok andırıyor birbirini...

      Sil
  2. Yanıtlar
    1. Geriye sadece fotoğraflarla anılar kalıyor işte :(

      Sil